Makineyle Tanrı Arasında: İnsan Nedir? - Mark Twain


"Âdem hâlihazırda oldukça önemli zaten, ondan bir de 
Tanrı yarataya çalışmayalım. Tanrılar dışında kimse, 
dışarıdan gelmemiş bir düşünceye sahip olmadı. 
Âdem, muhtemelen zeki biriydi. Fakat kafasının içi 
dışarıdan gelenlerle dolana kadar, bu ona fayda sağlamadı."
Kitaptan


Kişisel bir eğlence olarak ontolojik açmazlarla uğraşmak ve cevapsız soruları biteviye deşelemekten mutluluk duyduğum az çok anlaşılıyordur sanırım. Mark Twain'in kitabıyla karşılaşmam da böyle bir sorgulamanın tam ortasındayken olmuştu. Bir sağaltım yöntemi olarak yazma derdine düşeli beri insanla ve onun düşünme şekliyle ilgili epey kelime döktürmüş olmanın getirdiği sahte özgüvenle insanın ne olduğuna dair soruya kendimce cevaplar geliştirmiştim. Bunların arasında Twain'in verdiği cevaplara yakınsayan taraflar da olmuştu. Ancak onun kalem ve fikrindeki kesinliğe erişemediğim gibi mantıksal açıdan onun doldurduğu çoğu boşluğu dolduramadığımı itiraf etmeliyim. Dedalus Kitap tarafından yayınlanan "İnsan Nedir?" kurgusal diyalog tutumunu muhafaza eden rahatsız edici olduğu kadar, sıklıkla yazara hak verirken kendimizi bulduğumuz bir kitap. Elbette bu hak vermenin temelinde bir miktar mizantropi de var. İnsanın kendi türüne bakışı açısından getirdiği her eleştiriyi bu kalıbın içinde değerlendirmeye karşıyım. Yine de net bir soru sorulduğunda insan adlı varlığı çok sevdiğimi söylemem de mümkün değil. Mamafih bu durum bende gizli bir nefrete dönüşmüş de değil. İnsanın fikri ve içtimai anlamda olabileceği şeyi yani o ihtimali seviyorum, fakat hesaplanmamış yahut sufiyane bir sevgi de değil bu. Potansiyele yönelmiş kuru bir inanç belki. Twain'in kitabında bu bağlamda düşünenleri doğrulayabilecek muazzam tespitler var. Her ne kadar Yaşlı Adam ile Genç Adam'ın sohbeti üzerinden kurgulanmış gibi gözükse de asıl amacın insanla ilgili edinilmiş tecrübenin aktarımı olduğu belli. Bu yönüyle kurgusal bir eser değil. Hatta Antik Yunan ve Roma düşünürlerinin günümüze ulaşmış eserlerindeki sohbet izleğini kullandığını söyleyebiliriz. Yaşlı Adam'ın yani Twain'in insanla ilgili söylemek istedikleri var. İnsanı bir makine olarak ele alan bakış açısında ahlaki seçimlerinin çoğunun, erdemlerinin, fikirlerinin ezici kısmının hesaplanmış davranışlar olduğunu ispata çalışıyor. Hatta insanın tek dürtüsünün kendi onayını güvene almak üzere kurulduğunu iddia ediyor. Örneklemeleri, eğitimi, içgüdüleri, düşünceleri hatta özgür irade kavramlarını irdeliyor. 

Peki, hakkaniyetli mi? Okurken içerisinde bulunduğunuz ruh durumuna göre değişik cevaplar verebileceğiniz bir sual bu. Kitabı iki farklı psikolojik dönemde ayrı ayrı okuyarak farklı yanıtlar verdiğimi söyleyebilirim. Günümüze kadar gelmiş ve sürdürmekte pek ısrarcı olduğumuz ahlâki, içtimai, felsefi pek çok tabu var. Bu tabular özellikle teknolojinin hız kazandığı ve yapay zekanın otonom bir hâl almaya başladığı gerçek dışı gibi algıladığımız zaman diliminde birer birer yıkılıyor. Ahlâktan, erdemden, toplumsal normlardan, davranışlarımızı tedip ve terbiye eden pek çok eski kuraldan, algoritmaların taassubuna doğru adım adım ilerliyoruz. Tek bir fotoğrafımızla yapmadığımız şeylerin videolarının, çekinmediğimiz fotoğrafların hatta sarf etmediğimiz sözlerin öznesi oluyoruz. Belki de yapay zekanın insanla mücadelesinin temeli de budur. Kendi suretinden bir yapay zeka yaratmaya çalışan insan, ahlaklı ve erdemli farklı bir varlık olduğunu ispata kendini zorladığı, makine doğasını kabul etmediği için hayatı daha da büyük bir kabusa dönüyor olabilir. Twain'in makineleşmiş insanla ilgili tespitlerini bu görüş başlığı altında epey hakkaniyetli bulabilirsiniz. Ama diğer yönüyle de istiyoruz ki insan biricik olsun, kendi yarattığı yapay zekanın tahakkümü altında kalmadan da var olabilsin. Eskiden sanat, edebiyat, müzikle bunu başarabileceğimize inanıyor, yapay zekaya üstünlüğümüzün bu olduğunu düşünüyorduk. Hâlâ bu inancımızı koruyorsak Mark Twain'in tespitleri bize epey abartılı gelecektir. 

Kitabın arka kapağında yayıncısı tarafından belirtildiği üzere orijinali sadece belirli kişilere dağıtılmak üzere 250 adet basılmış bir kitaptan bahsediyoruz. Dolayısıyla nadir bir eserin içeriğine mâlik olmanın hissiyatıyla mutmain olabiliriz. Yaşlı ve genç adamın sohbetinde kendimize ve geleceğimize dair keşfedeceğimiz pek çok şey olabilir. Hangi duygu ve düşünce durumunda olursanız olun kâh bir kehanet kâh kerameti kendinden menkul tespitler olsun, okumakla fikir dünyamızı aydınlatacak bir eser olduğunu düşünüyorum. 

Yorumlar