Özgürlüğün ve Köleliğin Masalı: Hayvan Çiftliği (Bir Peri Masalı) - George Orwell

"Önemli olan yaşamak değildir, başarmak hiç değildir.
Önemli olan insan kalmayı bilmektir"
George Orwell


Orwell'ın iktidara ve onun temsil ettiği her şeye karşı ciddi bir antipatisi olduğuna inanmışımdır. Onun üst üzey distopyasının ve hicivlerinin yıllar sonra bu kadar canlı kalabilmesini sağlayan dürtünün de bu olduğunu düşünürüm. Üslubunun getirmiş olduğu sarsıcılık, yazdıklarının belirli bir döneme hapsolamayacak kadar değerli olmasının anahtarıdır belki de. İşte Hayvan Çiftliği'de böyle bir kitaptır. Aslında Sovyet devrimini ve Stalin'i karikatürize ederek, çok yalın bir anlatımla taşlamaktır eserin amacı. Buna rağmen üslubun devrinin de ötesinde olması sebebiyle, aslında her yönetim biçimine ve her iktidar erkine yöneltilebilecek muazzam bir kitaptır. Can Yayınları tarafından basılmış olan bu klasik toplamda 160 sayfadır. Çoğunlukla Stalin ve Komünizm eleştirisi olarak tanınmış, algılanmış ve ön plana çıkmıştır. Bunda çiftlikte mukim hayvanların her birinin alegorik anlatımla Sovyet rejimine birebir örtüştürülmesinin de payı vardır. Orwell'ın yazışmaları, eserin neye özgülendiği yolunda şüphe bırakmamaktadır. Oysa her döneme ve erke uygulanabilir bir yapıdadır eser. Hikayesi de eğlenceli aynı zamanda ürkütücüdür; Hayvanlar, insanların kendilerini sömürmelerinden bıkmış bir halde, bir araya gelerek çiftliğin sahibine karşı ayaklanırlar ve çiftliği ele geçirerek kendi nam ve hesaplarına çiftliği yönetmeye başlarlar. Bütün hayvanların eşit olduğu fikrinden yola çıkarak kurulan bu yeni yönetimde zaman içerisinde domuzlar ön plana çıkmaya başlarlar. Hatta Napoleon ve Snowball isimli iki domuz hareketin lideri haline gelirler. Zamanla Napoleon ön plana çıkarak, türlü propaganda ve karalama ile Snowball'ın çiftlikten kaçmasına sebep olur ve bütün hayvanların eşit olduğu çiftlikte, domuzlar artık daha bir eşit olmaya başlamıştır! Çiftlikteki diğer bütün hayvanlar zamanla domuzları memnun etmek için çalışmaya başlarken, birçok hayvan üzerinden toplumlardaki farklı kesimlere vurgular yapılmaya başlanır. Örneğin koyunlar sürekli domuzlar tarafından kendilerine öğretilen sloganları tekrarlar çiftlik içerisinde. Ya da Squaelor domuzların propaganda yöntemlerini ifade eder. Kurgu o kadar vurucudur ki, geçen zaman içerisinde önceden konulmuş yasakların, domuzlar lehine nasıl değiştirildiği ve bunun çiftlikte yarattığı etkinin propaganda ve baskıyla nasıl giderildiğini gördüğünüzde hissedeceğiniz aynılık hissine engel olamazsınız.

Nihayetinde domuzlar çiftlikten kovdukları insanlara o kadar benzemeye başlarlar ki diğer hayvanlar farkı ayırt edemez. Domuzların insanlaşması sadece Komünizme has bir olgu değildir. Bütün totaliter rejimlerde geçerli olması muhtemel bir durumdur. Zaten Orwell'ın bir ideolojiyi kayırmak gibi bir tutumu da yoktur. Hatta kitabın ilk çevirisini yapan Halide Edip Adıvar'a göre, Orwell aslında kapitalizmi eleştirmekte, domuzların kapitalist insanlara dönüşmesinin kötülüğünü vurgulamaya çalıştığını belirtmektedir. Mevzu bahis eserdeki siyasi tartışmadan daha önemli olan unsur, daha müreffeh bir yaşam için ayaklananların, zamanla kendi eski köleliklerine dönmeleri, tek fark olarak sahiplerin değişmesi vurgulanmaktadır. Klasik eserleri dönemi içerisindeki koşullarla değerlendirmekle beraber, onları klasik yapan belirli bir zaman dilimi içerisinde hapsolmamış olmaları unsurunun atlanmaması gerekir. Dönemine uyarlandığında Napoleon adlı domuz Stalin'i temsil etmekle birlikte, çiftlikte sesini yükselten hayvanları korkutan köpeklerin KGB, Snowball'un ise Troçki olarak arz-ı endam ettiği söylenir. Çiftlikteki koyunların kendilerine ezberletilen sloganları sürekli tekrar etmesi, sizlerin de ilk bakışta tahmin edeceğiniz üzere, medya ve propagandayı işaret etmektedir. Çiftlikte kendi koydukları kuralları yeri geldikçe kendileri için değiştiren domuzlar ile Orwell'ın başka bir eseri olan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'te Doğruluk Bakanlığının gazeteleri ve geçmiş tarihi sürekli değiştirmesi çakışan bir unsur olarak gözüme çarpmıştır. Aslına bakarsanız bir hiciv olmakla birlikte, distopik sayılabilecek bir eserdir. Çiftlik hayvanlarının daha iyi, daha eşit bir hayat için başkaldırırken, bu sefer kendileri gibi olan hayvanların ihaneti sonucu, her ne kadar eski duruma dönmüşler gibi algılansa da, daha kötü ve çökmüş bir sistemin kölesi oldukları bir distopya betimlenir. 

Dönem edebiyatına hakim olan, insanları hayvanlarla simgeleyerek yapılan anlatımın vuruculuğu ve bu simgeleme sanatında, hayvan çiftliğinde domuzların insana dönüşüyor olmaları elbette kitap açısından dikkat çekici ayrıntılar. Kutsal amaçlar ve özgürlük fikri etrafında toplanan her topluluğun, belirli bir zaman içerisinde kendi arasında ayrışması ve liderlerin zamanla kendi ihtiyaçlarını, uğrunda toplanılan amaca tercih ediyor olmalarını güzel bir taşlama ile yansıtmıştır Orwell. Şahsen bu peri masalı ile ilgili okuduğum yorumlarda ve kitabın içerisinde de geçen ama benim katılmadığım bir kısım da var. Çiftlikteki diğer hayvanların, domuzların insanlarla anlaştıklarını gördüklerinde başa döndüklerine, durumlarının aslında hiç değişmemiş olduklarına ilişkin tespitin eksik olduğunu düşünüyorum. Yaşanılan ihanetler, baskı ve susturma girişimleri hayvanların önceden karşılaştıkları durumlar değildir. Dolayısıyla eski sistemlerine geri dönüşten ziyade, mevcut sistemden daha kötüsüne ilerleyiş söz konusudur. İnsanların kendilerine yaptıkları zulmün ve dayatmaların üzerine; birlikte çalıştıkları, kendilerini eşit gördükleri dava arkadaşlarının ihanetine uğramış, eskiden yanında doğruyu söyleyebildiklerinin yanında artık korkmadan ve çekinmeden konuşamaz hale gelmiş hayvanların, hayvanizm davasının ötekileştirilmiş unsurları oldukları ve eski sistemi bile arar hale gelecek olmaları kaçınılmazdır. 

Orwell, iktidarlara ve ideolojilere bakış açınızı genişletecek bu kitabına belki de bu yüzden bir peri masalı demektedir. Çünkü onu elde etmek için kanlı mücadelelerden geçtiğimiz özgürlüğe sahip olduktan sonra, o özgürlüğü nasıl kullanacağımızı, bize anlatacağını iddia edenler tarafından tekrar köleleştirilmek ilk işitildiğinde kulağa bir masalmış gibi gelmektedir.

Özgürlüğümüz için, insan kalmak için; kitap okumaya devam edin!