Ölmek mi İyi Olmak mı?: Tehanu - Ursula K. Le Guin

"Eğer bir insanın kuvveti diğerinin zayıflığıysa, korku içinde yaşar"
Ged



Tam da Yerdeniz Efsanesi bitti derken, yazarın içinde de bazı hususlar yarım kalmış olmalı ki, Tehanu ile tekrar Ged'i görmeye başladık. Le Guin'in açıklamalarını bir yana bırakarak düşünecek olursak, belki de yazarın bir türlü karakterlerinin akıbetinden memnun kalmıyor olmasının etkisiyle yazmış olabileceği bir kitap, belki de edebi anlamda daha kudretten yoksun ama gerçekçi bir son yazmak istedi. Açıkçası doğru cevap nedir bilemiyorum ama Tehanu, seride yer alan diğer kitaplara nazaran, kendinden önce yayınlanmış kitaplara daha fazla bağlı bir kitap. Serinin diğer kitapları başlı başına ayrı birer kitap olabilecek nitelikte iken, Tehanu'da okuduğunuz pek çok hususu anlamlandırabilmek için önceki kitapları okumuş olmanız şart. Bunun yanı sıra, ilk üç kitabın yazılışları arasında geçen zaman daha kısayken, Tehanu Yerdeniz üçlemesine tam on sekiz sene sonra dahil olmasını da hesaba katmalısınız. Bu sebeple aradan geçen zamanda pek çok farklı eser kaleme alan Le Guin'in ilk üç kitaptaki üslubu ile bu sonuncusu arasındaki farklılığı daha okumaya başlar başlamaz hissediyorsunuz. Bütün Yerdeniz Serisi kitapları gibi, Tehanu da Metis Yayınevi tarafından yayınlanmış, karton kapaklı 215 sayfalık bir kitap. Yukarıda yaptığım ayrıntılı girizgahtan da az çok tahmin edeceğiniz üzere, serinin tamamlandığını düşünülürken, Le Guin'in Yerdeniz serisinin bitişinden tatmin olmamasından mütevellit yazılmış bir yeni son. Daha doğrusu yazarın bizzat kendi ifadesinden yapılacak çıkarımlarla, Ged'e biçtiği sondan memnun olmaması ve seriyi bitirmek için Tenar'ın dokunuşuna duyduğu ihtiyaçtan dolayı, onu yazmaya iten bir şeyler olmuş. Bana derinlerde daha başka bir sebep varmış gibi geliyor; ama yukarıda da dediğim gibi doğru cevap nedir bilemiyorum. Başbüyücü Ged'in Atuan Mezarlarından kurtardığı Arha/Tenar ile tekrar buluşmasını konu alan, tek başına amacı bu olmasa da ön plana çıkan haliyle, bu ikili arasında ikinci kitaptaki olası cinsel gerilimi, bu dördüncü kitapla daha da anlamlandırmak isteyen bir kitap olmuş. Açıkçası ilk üç kitapta insanı kendisine hapseden sürükleyici üslup ve anlatım bu kitapta mevcut değil. Özellikle Yerdeniz evreninin fantastik yapısı, son kitapta varlığını devam ettirmekle birlikte, kitabın belirli bir bölümüne kadar, önemsiz arka öge olarak zuhur ediyor. Atuan Mezarlarında olduğu gibi, bu kitapta da Tenar ön plana çıkıyor. Le Guin'in değişimler ve onların kabullenilmesi noktasındaki felsefi çıkışları, karakterlerine verdiği güzel replikler her ne kadar fantezi kurgu çizgisinin biraz dışında seyretse de, insanı kitaba yeniden bağlıyor.

Le Guin'in Tenar ve Tehanu üzerinden kadın psikolojisi, iç dünyası ve tercihleri üzerine yaptığı çıkarımlar bir erkek olarak zaman zaman beni zorlasa da, üç kadının arasına doğan, üç kadınla büyüyen(anne ve ablalar) ve üç kadınla (eş ve kızlar) yaşamaya devam eden bir erkek olarak nispeten verilen mesajları alabildiğimi düşünüyorum. Kadın, doğası gereği pek çok konuda erkekten daha zorlu seçimler ve kabullenmeleri yaşayan bir varlık. Her ne kadar Ged gibi bir karakterin hırpalanması ve aşağılanması hoşuma gitmese de, Le Guin kendi görüşlerine ihanet etmeyerek, döngüyü Tenar'ın yani kadının lehine çeviriyor. Onun anlatımındaki güzellik ise aslında bu noktada kendisini gösteriyor. Le Guin en yüce pozisyondan, normale inen erkekten aldığı yüceliği kadına devretmiyor. Yine en yüce pozisyondan, normale inmiş kadının, normali kabullenmekteki başarısını ve bunu kabullenmekte zorlanan erkeğin bocalamasını anlatıyor. Bu güçlü derin anlatım bağlamında, haliyle normal kadının, normal erkeğe nispetle yüce oluşuna gizli atıflarda bulunuyor. Tenar, Hanım Goha olarak dahi yüce olabiliyor, burada Ged'in öğrenmesi gereken de bütün güçlerinden arınmış, saygınlığını yitirmiş olsa dahi, çiftçi veya evin erkeği Ged olarak yüce olabileceği ve bu yüceliği keşfetmek için Hanım Goha'ya ihtiyacı olduğu. Sıradanlığın yüceliği. Le Guin'in dişil üslubunun, aradan geçen yıllarda çok daha kuvvetlenmiş olduğu kati şekilde ortada. Buna rağmen, Tenar ile Ged'e bir mutlu aile tablosu yaratmaya çalıştığını romanın ortalarına doğru hissediyorsunuz. Aslında bu kitapla ilgili gerçekte var olmayacağına bitirdiğinizde kâni olacağınız bir hayal kırıklığı yaşama durumu var. Şöyle ki, kitap başlı başına çok derin. Le Guin'in on sekiz yıllık dil ve yaşanmışlık birikimi bu kitaba doğrudan sirayet etmiş. Dolayısıyla, ilk kitaplardaki belki de yalın fantastik edebiyatın yerini, fantastik kurguyu elinin tersiyle yana ittirip, çatır çatır zihninizin derinliklerine, cinsiyet kavramlarına dair algılarınızı taşıyan beyin hücrelerinize ağır bir çıkartma yapılıyor. Ataerkil bir toplumun bireyi olarak, kadının ve kadınlığın çaktırmadan yüceltildiğini anlıyor ve buna içerliyorsunuz ve lâkin, Le Guin'in ifadelerinde mantıklı tezlerle çürütülebilecek bir nokta yok. Yani özellikle erkek okur için asıl can sıkıcılık, Le Guin'in haklı olmasında yatıyor. Özellikle Tenar noktasında anlamlandırdığı, Tehanu noktasında ise kıvılcımlarını gösterdiği kadın gerçeğinin altında kalabilirsiniz. Elbette usta yazarın hakkı teslim edilmesi gereken nokta, kadın dilini her iki cinsiyet tarafından da anlaşılabilir bir şekilde sunuyor olması.

Kitapta geçen her olguda öncekilere nazaran daha yoğun anlamlar, mesajlar ve ders çıkarılacak noktalar var. Bir fantastik kurgu eserinin, kadın ya da erkek olsun, insan benliğine bu denli yol göstermek niyetinde olduğuna henüz şahit olmadım. Tabii bu derin yapıda, Le Guin'in Jung esintileri ve varoluş felsefesine dayanan (özellikle seriye hakim olan ad meselesi) yanında sürüp gitmekte olan bir de fantezi mevcuttu. Karizmatik ejderha Kalessin'le yine karşılaşıyoruz bu kitapta; heybetli fakat bir önceki kitapta olduğu kadar heybetli değil. Kitabın çok az bir bölümünde rol kapabilmiş gibi. Bir diğer husus ise Le Guin'in meramını anlatmasının hemen akabinde, kitabı çok çabuk bir sona götürmesi olmuş. Evet dil tamam, anlatılmak istenenler de tamam. Hadi tuzu biberi olabilecek fantastik kurgu dozu biraz az olmuş diyelim ama yine de lezzetli yerine çok lezzetli bir yemek çıkarabilmek adına, biraz daha geniş bir son yazılabilirdi diye düşünüyorum. Daha doğrusu, Le Guin'in her kitabında yaşadığım "ee, peki sonra?" duygusunu, en ağır şekliyle bu kitapta yaşadığımdan da kaynaklanıyor olabilir. Zira kitap pat diye bitiveriyor ve içinden yüzlerce soru peyda oluyor. Mutlu bir sona benziyor ama bundan bile emin olamıyorsunuz. Karakterler ne halde merak eder hale geliyorsunuz. Özellikle Tenar ve Ged'i son kez görme fırsatınız olduğu için istiyorsunuz ki biraz daha zaman geçirelim. Tehanu ile daha sonra da karşılaşma imkanınız oluyor ama Ged; seriye mühür vuran, Yerdeniz adalarının kurtarıcısı, Başbüyücü ve şimdinin muhtemel çiftçisi (bak hala bilmiyorum ne oldu sonunda acaba) ve Tenar, Mezarların Tek Rahibesi, Ged'in Kurtarıcısı, Hanım Goha, Tehanu'ya kendini gösteren ve muhtemel evinin hem hanımı, hem reisi (bak bu da belli değil mesela) hakkında daha kesin bir son kaleme alınsaydı fena olmazdı diye düşünüyorum. Yine de bu kitaba rağmen değil, bu kitapla birlikte Yerdeniz serisinin en muhteşem fantastik kurgu eserlerinden olduğuna dair düşüncem değişmiş değil. Aslında önceki kitapta Ged'in cümlelerine de yansıdığı gibi olay kabul veya inkâr noktasında kilitleniyor. İnsanın kaderden anlaması gerekenin bu olduğu konusunda Le Guin ile hemfikiriz. Dolayısıyla Tehanu'da ve Yerdeniz kitaplarının tamamında size anlatılanları kabul etmek veya inkâr etmek sizin elinizde. Zira bu yaşamda size sunulan karşısında kendi kaderinizi yazmak gibi üçüncü bir seçenek olmadığını, sadece Le Guin'in fantastik anlatımı doğrultusunda değil, bugüne değin okuduğum tasavvuf ve felsefe içerikli pek çok eser ve bu eserler üzerinden günler,gecelerce süren sohbetlerin bileşkesi olarak kendimi inandırmış ve bilmiş durumdayım. Bu anlamıyla okuduğumda da, bir kurgu kitaptan beni bu denli derin düşüncelere tekrar döndürebilmiş olmasını hiç beklemezdim. Zira "Ölmek" ile "Olmak" arasındaki tartışmayı çok önce yapmıştım. Birinin kabul, birinin inkâr olduğunu bilmeden.

Kabul etmeyi seçenlerden olmanızı dilerim.

Kitaplarla kalın.