Geleceğin Gerçekliğine Koşarken: Yaşayan Ölüler Şehri - Fletcher Pratt&Laurence Manning


Kitap okumak konusunda en büyük sıkıntım, pek çok okurun da paylaşacağı zaman sıkıntısı. Okunacak o kadar çok kitap var ki, sahip olduğumuz zaman hiçbir zaman yeterli olmuyor. İnsanın oturup, daha hacimli eserlere yönelecek, onu hazmedecek ve hatmedecek kadar geniş zamanı çoğunlukla olmuyor. Bunları düşündüğüm bir zamanda, ablamın tavsiyesiyle size tanıtmakta olduğum kitapla tanıştım. Altı kırkbeş yayınları tarafından yayınlanan kitabın ana kurgusu toplamda 40 sayfadan ibaret. Kalan kısımlar, yazarlarla ilgili bilgileri ve bu kitabın yazılmış olduğu atmosferi anlatmak için kitaba eklenmiş. Bir çırpıda biten bir kitap olmasına rağmen, okurken insanın hazmetmesi gereken bazı hususları kafasına çivi çakar gibi çakması sebebiyle çerez bir kitap olduğuna inanmıyorum. Yazılanların 1930'lu yıllarda yazıldığı ve aslında, hikayeyi kaleme alanların "belki bilinçli, belki de istem dışı" geniş bir öngörüye sahip olduğu kanaatindeyim. Novella olarak tabir edilen benim kısa roman terimini kullanmayı tercih ettiğim kitap, bir bilim-kurgu kısa romanı. İnsanlık teknolojinin takip edilemeyen tekamülüne ayak uydurmaya çalışadursun, makinelerin, yapay zekaların, kendi yarattıklarının kölesi, işçisi ve hatta beslenme kaynağı olmaya doğru koşar adım gittiğini fark edemeyecek kadar meşgul. Yıllardır sinema sektöründe "Matrix etkisi" ile başlayan makinelere karşı kaybedilen savaşlar, sanal gerçeklik içerisinde yaşadığımız, aslında şu an gerçekte var olmadığımız gibi bir yanıyla varoluşçu felsefeyi meşgul eden film, kitap, dizi ve her türden sanat eserinin ortaya çıkmasından çok önce de, teknolojinin geldiği noktayı izleyerek birer kıyamet senaryosu oluşturabilen yazarlar mevcutmuş. Pratt ve Manning'in kaleme aldığı Yaşayan Ölüler Şehri de bu anlamıyla bir bilim-kurgu distopyası niteliğinde. Evet çok kısa sürede bitiyor ancak, dünyada var olmuş teknolojik gelişmelerden bîhaber insanların fantastik bir yolculuğa çıkıyormuş gibi hareket ederek, yasaklanan şehre girmesi ve burada makinelere bağlı olarak yaşayan ve bir anlamda onların baterisi görevini gören insanlarla karşılaşmasını konu ediyor. Yıllar önce Matrix'in esinlenme ile çalıntının arasında ince bir çizgide yer aldığını belirttiğim bir yazı yazmıştım. Bu kitaptan sonra yazıyı güncelleyerek gönül rahatlığıyla filmin pek çok edebi eserden harmanlanarak çalındığını iddia edebileceğim. Kitabı okuduğunuzda ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

Kısa ama soluksuz bir haftasonu deneyimi için muhakkak okumanızı tavsiye ederim.

Kitaplarla kalın.

Yorumlar