Merderan'ın Sırrı (Perg Efsaneleri 2. Kitap) - Barış Müstecaplıoğlu



İlk kitabı tanıttığımda Barış Müstecaplıoğlu'nun fantastik kurgu edebiyatı alanında yapmakta olduğu şeyin ne kadar önem arz ettiğini dilim döndüğünce izah etmeye çalıştığıma inanıyorum. Bir yandan da kendi okur perspektifimden ve fantastik kurgu edebiyatı örneklerine olan aşinalığıma dayanarak eksiklik olarak gördüğüm ufak şeyleri de vurgulama ihtiyacı hissetmiştim. Şu an dürüst bir şekilde söyleyebilirim ki, kendi üslubunu, hikayesini, yarattığı evreni bu kadar hızlı bir şekilde kusursuza yaklaştıran başka bir ikinci kitap görmedim. Burada altını ısrarla çizmek istediğim şey eseri kendi içinde değerlendirirken kusursuz tanımını kullanıyor olmam. Tanıtma ritüelimizi bozmadan devam edeyim de söyleyeceklerimi bir an önce paylaşmış olayım. İkinci kitap da İthaki Yayınları tarafından yayınlanmış karton kapaklı ... sayfa. Kitabın özüne geçmeden önce bütün seriye sahip bir okur olarak belirtilmesinde fayda gördüğüm bir husus da var ki; onlar da kitap kapakları. Roman içerisindeki hikayelerden yapılmış illüstrasyonlar gerçekten de birinci sınıf. Romana geçecek olursak iki husus ön plana çıkıyor. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, Perg Efsaneleri serisine bir yanıyla bağlı olmasına rağmen kitabın kendi içerisinde ayrı bağımsız bir fantastik kurgu romanı niteliği taşıyor olması. Yani aslında ana karakterle ilgili kısa bir özet geçilse rahatlıkla bu romanı seriden bağımsız değerlendirebiliyorsunuz. İşbu yazıyı yazarken üçüncü kitabı da bitirmiş olmanın verdiği bilgiçlikle söylüyorum bunu. Kurgu ilk romanla bağlantılı unsurlar içermekle birlikte, karakterlerin serinin geçmişinden gelen bağlantılarına ikinci kitapta da ilk kitabı okumadan nüfuz edebilmek mümkün. Nazarımda bu Müstecaplıoğlu'nun muazzam anlatım başarısıyla açıklanabilecek bir olgu. Öne çıkan ikinci olgu ise yazarın ilk kitaptan ikinci kitaba kendisini inanılmaz güncellemiş ve geliştirmiş olması hususu. İkinci kitapta, ilk kitaptaki dağınıklık, zaman atlamaları, tanımlama eksiklikleri ikinci kitapta neredeyse yok. Karakterler, hikayenin geçtiği hayali coğrafya, kurguda devamlılığı sağlayan farklı sahnelere geçiş ve fantastik kurgu edebiyatının olmazsa olmazı olan "yolculuk" unsuru çok daha sağlam bir şekilde okuyucuya sunulmuş. Romanı ön plana çıkaran ilk husus olarak belirttiğim bağımsızlık unsuruyla ilk etapta zıtlaşacak bir yorum gibi gelebilir ancak, seri süresince ilk kitapta ve ikinci kitapta sizi serinin sonuna hazırlayan ufak ayrıntıları fark edebiliyorsunuz. Bir ikilem gibi gözüken bu özelliği yani romanın seri içinde bir yandan bağımsız bir roman gibi dururken, diğer yandan serinin devamlılığını sürdürebiliyor olması enfes bir anlatım gücüyle mümkün olabiliyor. Yukarıda da söyledim. Bu satırları üçüncü kitabı da bitirmiş bir okur olarak yazıyorum. O yüzden Müstecaplıoğlu'nun favori yazarlarım arasına girdiğini belirtmeliyim. Sadece düz bir fantastik kurgu romanı olarak bile yeterince etkileyici olan Perg Efsaneleri serisi, bir diğer yönüyle, içerdiği alt metinler sebebiyle yazarın anlatmak istediği pek çok şeyi keşfetmenizi bekliyor. Barış Bey bir yazar olmanın sorumluluğu ile gördüğü olumlu-olumsuz tüm hususları Perg ekseninden zihninizin altına imleyecek ustalık işi bir esere imza atmış. Eskilerin dediği gibi şeksiz-şüphesiz alıp okumanız gereken bir fantastik kurgu serisiyle baş başasınız. Hazır ben dördüncü kitabı okumaya başlamış, üçüncünün de tanıtımını bitirmek üzereyken, sizler de bir an önce alıp okuyun.

Leofold, Guorin ve Nume ile tanışmak için bu satırların sahibi kadar geç kalmış olmayın. 

Kitaplarla kalın. 

Yorumlar