Felaketin Sıradanlığı, Sadeliğin Görkemi: Yaşamak - Yu Hua


 "Yaşamak ya da ölmek önemli değildi. Ölmeden 
bir parça ekmek yiyebilsek mutlu olacaktık."
Kitaptan


Farklı kültürlerin edebiyatı; toplumsal kodlarını, davranış modellerini, sosyal hayatlarını, yaşam koşullarının geliştirdiği yeni hareketleri, eskiden kalanın yeniye dahil olamayışının getirdiği bunalımı anlayabilmemiz adına çok önemli geliyor bana. Okurken size garip, sıra dışı, anormal gelen şeylerin aslında ne kadar hayatın içinden olgularla örüldüğünü anlamanızı sağlıyor. Son dönemde sosyal medyada ayyuka çıkan garabet sosyal tarih tartışmasını belki de bu sınıflandırma altına çoktan dahil etmek gerekiyor. Bir tarih programı olarak lanse edilen yayındaki muhatapların savunduğu görüşlerin hiçbirine katılmamakla birlikte bu "sosyal tarih" algısının aslında edebiyata denk düştüğünü, romanların, öykülerin bir yönüyle de dönem toplumlarının küçük, unutulmuş ayrıntılarda saklanan yaşantıların, o toplumun tarihine ilişkin derin ipuçları taşıdığını düşünüyorum. Yu Hua bu anlamda kendi ülkesinin dönem tarihini hem de bizim mütedeyyin tarihi kurgularımıza hiç benzemeyecek şekilde karmaşık, yıpratıcı olduğu kadar mizahi ve aynı anda trajik bir kurgunun içerisine gömmeyi başarabilmiş bir yazar. Yaşamak Jaguar Kitap tarafından yayınlanmış. Aslında size bu satırlarda Kanını Satan Adam adlı başka bir romanını tanıtmayı planlıyordum. Fakat bir şekilde Yaşamak'ı okumuş bulundum. Zaten ayda yılda bir kitap tanıtımı yazmaya vakit bulduğum şu dönemde ikisinden birini seçmeye zorladım kendimi. Bu durumda da oyumu Yaşamak'tan yana kullandım. Kitaptan ayrıca sayfalarca bahsedilebilecek olsa da onu bu kadar mühim kılan şeyin üslubu olduğunun altı kalın çizgilerle çizilmeli. Okur algısında genel bakış; basit anlatımın kolay, ağdalı anlatımın ise zor hazmedilebileceği yönündedir. Oysa Yu Hua'nın anlatımı bu tezi yıkmak için başlı başına bir sebep oluşturuyor. Yazarın sade anlatımı, demir leblebiye dönüşüp boğazınızdan ağır ağır iniyor. Olay örgüsünün aktarımındaki ara soluk alışları temsil eden gezginimiz, hem Fugui'ye hayatını anlattırıyor hem de aradan geçen uzun zamanlarda olanların özetlendiği, okumayı hızlandıran geçitlerin kapısını tutuyor. Yaşamak, bir anlatının ne kadar güçlü olabileceğini gösteren seçkin örneklerden. Okurken ana karakterin ve ailesinin başına gelenlere müdahale edip "bu kadarı da olmasın artık" diyecek noktaya geliyor hatta abartılı bulabiliyorsunuz olanları. Fakat aradan bir kaç sayfa geçince veya soluklanmak için kitaba ara verdiğinizde hayatta kalmaya çalışmanın, daha önemlisi tesadüflerle örülü sıradan yaşantıların tam da Hua'nın anlattığı şeyleri tecrübe etmek olduğunu anlamanızı sağlıyor kurgu. Kurgu demek bile bir noktada romanın görkemine gölge düşürebiliyor. Son cümleyle birlikte kitaba yaklaşımımı abartılı bulabilirsiniz, ancak bir coşku veya fazlasıyla beğenmenin tezahürü olarak kullanmıyorum bu kelimeyi. 

Kitap sıradan gözükmeyi başaran ilgi çekici bir yaşantının, içinde bulunduğu tarihi koşullardan farkında olmadan veya bilinçli şekilde nasıl etkilendiğini ustalıkla sunuyor okuyucuya. Duygu geçişlerinde ise tamamen farklı bir durum var. Muhtemelen Uzakdoğu kültürüne has üslubun getirdiği sadelik yüzünden üzeri örtülen bu duygusal patlama hâli size bir karakteri ilk görüşte sevmeyi, hikayesini anlatmaya başladığında ondan nefret etmeyi ve fakat sona gelindiğinde o karakteri tamamen benimsemeyi öğretiyor. Başlangıçta ihtimal veremeyeceğiniz bir halet-i ruhiye değişiminin içerisinde sağa sola savruluyor ama kitap bitene kadar bunu fark edemiyorsunuz bile. Bu da Yu Hua'nın kaleminin, üslubunun, anlatısının sadeliği, sıradanlığı sayesinde yüklendiği görkemi anlamınızı ve takdir etmenizi sağlıyor. Beylik gözükse de kitabı yaşamanızı, karakterlerle özdeşleşmenizi ve dönem tarihinin içinde nefes almanızı sağlayan üstün bir kitap.

Yaşamak, kitap okuma maceramdaki en olağandışı, ama bir o kadar sade ve görkemli ender tecrübelerden biri oldu. Okumak meşgalesine tutkun olanların muhakkak bu tecrübeyi yaşamasını tavsiye ederim.

Kara Kütüphanede incelenen 200. kitabın da "Yaşamak" olması yakışanıydı. Kitaplarla kalın. 



   

Yorumlar