Bu Kitabın Şakası Yok: Mizah - Terry Eagleton


"Mizahı gereksiz ve işlevsel olmayan bir şey olarak görürüz
 ama hiç de böyle değildir. Aksine onun en geleneksel 
işlevlerinden biri sosyal reform olmuştur."
Kitaptan


Memleket gündeminin hayhuyu içerisinde "her şeyin mizahı olmaz" düsturuna en az bir kez denk geldiğinizi varsayarak bahsedeceğim bu kitaptan. Öyle laf eğip bükmeden girizgahta da söyleyeyim. Her şeyin şakası yapılır, yapılabilir, yapılmalıdır. Sürekli incinen kutsallara bakış açımızı değiştirebilmemiz için faydalı olabileceği gibi gereklidir de. Hatta kendi sözlerimin yeterli olamayacağı endişesiyle doğrudan kitaptan Hutcheson'dan bir alıntı yapmam gerekirse; "Erkekler ve kadınlar hiçbir vaazın ıslah edemediği hatalara gülmüşlerdir." Çoğunlukla öyledir. Hatta kendi kültürümüzde dahi çok güldüğümüz için başımıza bir şeyler geleceğinden korkmamızın altında yatan sebeplerden birisi budur. Gülmenin sadece niceliğinden değil niteliğinden kaynaklanan bir endişedir sahip olduğumuz. Zira genelde durumlar, olgular ve bazen de kişiler mizahın öznesidir. Şeytani, arsız bir tarafı olduğu için de güldüğü zaman başına bir şey gelmesinden korkanların varlığını kabul etmek gerekir, ki Doğu toplumlarında gülmek bir şekilde baskılanmıştır. Düşen birini gördüğünde insanın gülüşünü, kahkahasını bastırmasının temelinde de bu baskıya başkaldırma arzusu olabilir. Diyeceksiniz ki hep gülme hep gülme, kitabın adı Mizah değil mi? Evet, kitabın başlığı, insan gülüşünün en temel besleyici kaynağı olan Mizah. Ki o mizah zaman zaman patlayan kahkahalarda, bazen alaycı tebessümlerde, bazen sessizce onaylayan bakışlarda buluyor karşılığını. Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlanan kitap başta her şeyin mizahı olur mu gibi küntleşmiş sorular dahil, pek çok açıdan konuyu ele alıp cevap verebilecek potansiyelde. Tabii yazılma amacı bu sorulara cevap vermekten çok, bir olgu olarak 'Mizah'ı ele almak. Terry Eagleton'ın düşüncelerini ifade ediş biçimine ayrı bir hayranlığım olduğunu söylemeliyim. Kitap genelinde mizahın antik Yunan filozoflarından başlayarak günümüze gelene dek komediye, mizaha bakış açısını ve bu konuda Eagleton'ın yorumlarıyla harmanlanışlarını bulabiliyorsunuz. Hâl böyle olunca, inançlar, din, duygular, sosyal yapıdaki yeri gibi pek çok mefhum içerisinde değerlendirildiğine şahit oluyorsunuz. Özellikle toplumda kadının konumuyla, bunun mizahın gelişmesi eksenindeki korelasyon hakkında okuduklarım epey ufuk açıcıydı. George Meredith'in kadınların özgür olmadığı toplumlarda, komedinin var olamayacağına ilişkin cümlelerini pek beğendiğim alıntılar arasına kaydettim bile. Zira toplumumuzda kadının yeri ve ona zorla verilen anlamın mizahımıza ne kadar yansıdığını doğrular nitelikte tespitlerle karşılaştım. Kitabın böyle bir doğrulama çabası olmadığının altını çizeyim. İşin felsefi boyutunu, gülünçlüğün, komikliğin zaman zaman nasıl bir ızdırabın sonucu olduğunu, insanların nükteyle, mizahla sergilediği acımasızlığın gerekliliği veya gereksizliğini anlamak adına doğru bir rehber olduğu görüşündeyim. Hakeza mizahın basmakalıplığa karşı geliştirilmiş bir çıkış yolu olduğunu anlatmasından dolayı konunun sadece mizah değil insanlığın tekamülü olduğu hususunun da pas geçilmemesi gerektiğini söyleyebilirim. Bana pek çok yazı için ilham verecek farklı konulara parmak bastığı için kitaba hususi bir hayranlığım var. Ezcümle her şeyin mizahı olup olamayacağı konusunda veya insanların neden bazı şeyleri komik bulduğuna ve altında yatan nedenler hususunda keyifli bir kitap okumak istiyorsanız, tam size göre. 

Aslında kitap incelemelerini bu kadar kısa tutmak istemiyorum. Ancak 140'lıkların daha uzun metinler okuma konusundaki tecrübesizliği ve insanımızın uzun uzadıya anlatılan şeylerden sıkılması sebebiyle artık daha kısa yazıyorum. Aksi fikirdeyseniz, bana bir şekilde iletin lütfen.

Kitaplarla kalın.


Yorumlar